6 Mart 2014 Perşembe

Hobi hobi diye nicesine sarıldım benim sadık yarim hayalgücüm


Zihinsel olarak her şeyi yapabilme, bedensel olarak hiç bir şeyi yapamama kapasitesine sahibim. Bu yeteneğimi ilk okul yıllarımda fark ettim. (Halbuki gittiğim bütün kursların öğretmenleri bunu anlatmak için baya çaba sarf etti ancak kendime konduramadım). Spor ile ilk karşılaşmam ilkokul çağlarımda annemin ağabeyim ile beni yüzme kursuna yazdırması ile başladı. Hayal dünyamda zaten ben olimpiyat madalyası kazanmış bir sporcuydum. Öyle ki kursa gider gitmez hocamın gururu, arkadaşlarımın göz bebeği olacaktım. Ancak gerçek hayat, olimpiyatlarda izlediğim yüzme yarışları gibi değildi. Ah o yüzücüler o kadar kolay kulaç atıyordu, öyle kelebekleme yüzüyordu ki  "Ezgi kızım sen milli yüzücü olursun" öz güveni ile başladım kursa. Aynaya baksam bu boy pos ile benden yüzücü olamayacağını, olsa olsa jokey olacağını anlardım ama hayallerime kim ket vurabilir ki ....

Haftanın üç günü servis ile Atatürk Yüzme Havuzuna gidiyoruz. Yılda 90'lar Tarkan "Kıl oldum abi" albümü ile ortalığı kasıp kavuruyor tabi beni de! Tarkan'ı gökte ararken yanı başımda buldum. Servis şoförü bildiğin Tarkan inanamıyorum. Anneannem bizi yalnız bırakmamak adına servise biniyor, yüzerken tribünden bizi seyrediyordu. Çıkışta incecik kesilmiş sucukları ile tüm servisi kokutan sandviçlerimizi alıp bizi bekliyordu. İlk günler huzur içindeydim.  Kolumda kolluğum, ağzınla su içinde nargile yap, ayak çırp mutlu mesut yüzüyoruz ! Bir kaç gün, benim hayranlıkla şoföre bakmam ve havuzda şaklabanlık yapmamla  geçti. Sonunda hangi akla hizmet bilmiyorum anneanneme servis şoförü bence Tarkan'a çok benziyor, çok beğeniyorum dedim. Demez olaydım dilim tutulsaydı söylemeseydim. Kadın yemedi içmedi servise biner binmez; torunum Ezgi sizi çok beğeniyor aynı Tarkan diyor dedi. Çocuk güldü. Bir bana baktı, ben kıpkırmızı içimden nasıl kızıyorum anneanneme tabi onlar bakışıp gülüşüyor. O sesler bana salak Ezgi olarak geri dönüyor. Evden o yüzme salonuna nasıl gittik anlamadım. Tam her şey bitti derken, hoca bugün kolluklar çıkıyor herkes suya dedi. Nasıl?  öylece havuza gireceğiz kolluksuz hayatta olmaz. Tüm çocuklar patır patır suya atıldı. Ben kıyın kıyın kaçıyorum. Hoca tuttu kolumdan hadi Ezgi dedi. Çevik bir hareketle kendimi  o ellerden kurtarıp kaçmaya başladım. Hocada arkamdan bütün havuzu tavaf ettik. Tabi anneannem tribünden bizi seyredip eğlenmiş. Hatta kurs sonunda yine yemedi içmedi tüm servisin içinde; Ezgi nasıl ağlayıp kaçtın, kadın seni yakalamak için baya uğraştı sonunda attı ama suya haaaaa .O kahkaha beynimde çınlıyor çınlıyor...Hoşlandığın çocuğun yanında rezil olduğuna mı yanarsın hala yüzme öğrenemediğine...

O gün yüzme kursundaki son günüm oldu. Bir daha gitmek istemedim. İki yıl sonra dayımın salak bir jaws taklidi ile Gümüldür'de korkudan altıma ede ede öğrendim. Ecel korkusu fena, o kadar safım ki dayım denizin dibinden "Jaws" geliyor diyor ben çığlık çığlığa yüzüyorum. Olimpiyatlarda yüzme hayallerine kadar uzanan kariyerim bir Jaws ve Tarkan ile son buldu. Yüzme sayfası kapandı.

Annem büyük bir kararlıkla beni sosyalleştirmek için çalışmalara devam etti. Halk oyunlarına yazıldım. Üsküp yöresinin bir oyunu. Müzik, figürler beni benden alıyor. Kendimi oraya ait hissetmiyorum. Herkes şevkle ahenk içinde dans ederken, ben en sonda sanki solo oynuyorum. Aradan iki hafta geçti. Hoca yanıma geldi aaa beni fark etti diye düşünürken adam gözlerimin içine baka baka, biz grubu kurduk istersen çıkabilirsin dedi. Nasıl bir rahatlamak, omuzlarımdan büyük bir yük kalktı. Sessiz sedasız  peki deyip alandan ayrıldım. Tabi içimden sevinç çığlıkları attım.

O gün anladım ki hayal dünyamda tüm sporları tüm oyunları gayet güzel oynuyorum hatta kendime ödüller plaketler bile veriyorum ne gerek var bedensel aktiviteye yaşasın zihinsel çalışmaaaa... 




Hiç yorum yok: