7 Aralık 2014 Pazar

Christmas Is Just Around The Corner *-*




Eğer ruhunuz ve bedeniniz yeterince yeni yıl coşkusuna hakim değil ise 
lütfen yazarın önerisi olan şarkıyı dinleyerek, okumaya geçin  hoho




2010 yılı, Aralık ayı ile olan ilişkimizin dönüm noktası. Hikaye Almanya'da geçmekte. Ekim, Kasım ayı boyunca İzmirli olarak totoma kadar donduğum Almanya'da ne güzellik olabilir ki diye gezerken her sabah indiğim metrodan bu kez yarı açılmış gözlerim yerine yuvalarından fırlayan göz bebeklerim vardı. 

Bir kaç gün öncesinden hazırlıkları görmüştüm ne olabilir ki alt tarafı Karşıyaka Çarşındaki yeni yıl kermesleri gibidir dedim ama o lafı sonra bir güzel yuttum. O pazar değil, bir mutluluk kaynağı, yemekler, içkiler, ıvır zıvır süs eşyaları kısaca cennet desem abartmam. Noel baba gelmiş köyünü kurmuş gitmiş öyle bir güzellik ancak görerek yaşanır.

Fotoğraf alıntıdır
Sonradan öğrendim ki Avrupa'daki en ünlü Noel pazarları Almanya'da kurulurmuş. O ışıltılar, her yeri saran tarçın kokuları, kurabiyeler ve benim için en mükemmeli susam ve bal ile bulanmış bademler çekirdek gibi bir tane at ağzına duramazsın. Oldum olası ıvır zıvır süs eşyalarına bayılırım o stantlardaki biblolar, bardaklar her şey tek kelime "Al" diyor. 

İşin maddi yani kapitalist tarafını bir kenara bırakırsak pazarda sanki size gizlice endorfin iğneleri batıran cüceler var. Yüzünüzde garip bir gülümse ile geziyorsunuz, o soğuk Almanlar bile sizi neredeyse kucaklayacak öyle bir şefkat havası var. 

Velhasilikelam (tdk böyle yazılıyor dedi ) Noel pazarların müdavimi oldum. İzmir'e döneceğim güne kadar Berlin'i köşe bucak gezdim (sadece Berlin değil Köln dahil) Yeni yıla özellikle Aralık ayına bakışım değişti. Ben bu kadar naif duygular içindeyken evinde kaldığımız Alman çift (gelenekmiş) Aralık'ın bilmem kaçıncı günü kapımıza minik hediyeler bıraktı. Bir tanesi mısır patlağı üzerine yenilebilir bir çam ağacı hediye paketi şeklinde bir süs idi. Tabi biz arkadaşım ile hemen açıp oooo çok lezzetli diye hemen mideye indirdik sanırım saklamamız gerekiyordu zira ev sahibi hediyenizi beğendiniz mi ?  diye sorduğunda evet çok lezzetli dediğimde benim İngilizce bildiğimi düşünüp "very beautiful jaaaaa " diye düzeltti. 

Hristiyanların bayramı olduğu için Noel gerçekten yurt dışında çok farklı. Eğer şimdiden yeni yıl için plan yapan var ise özellikle yurt dışını tercih edecekler lütfen Almanya'yı defterinize not edin.

Fotoğraf alıntıdır

Aralık ayında bir çok yabancı sanatçı Noel albümümü çıkarır. Şarkılara çekilen kliplerdeki gibi mutlu, elinizde indirimden kaptığınız eşyalar ile dolu H&M poşetiniz, içinizi ısıtacak sıcak şarabınız olsun. 

Herkese sağlıklı, mutlu, güzellikler ile dolu bir yeni yıl diliyorum ve  ne diyor şair
 Chirstmas is just around the corner 









6 Mart 2014 Perşembe

Hobi hobi diye nicesine sarıldım benim sadık yarim hayalgücüm


Zihinsel olarak her şeyi yapabilme, bedensel olarak hiç bir şeyi yapamama kapasitesine sahibim. Bu yeteneğimi ilk okul yıllarımda fark ettim. (Halbuki gittiğim bütün kursların öğretmenleri bunu anlatmak için baya çaba sarf etti ancak kendime konduramadım). Spor ile ilk karşılaşmam ilkokul çağlarımda annemin ağabeyim ile beni yüzme kursuna yazdırması ile başladı. Hayal dünyamda zaten ben olimpiyat madalyası kazanmış bir sporcuydum. Öyle ki kursa gider gitmez hocamın gururu, arkadaşlarımın göz bebeği olacaktım. Ancak gerçek hayat, olimpiyatlarda izlediğim yüzme yarışları gibi değildi. Ah o yüzücüler o kadar kolay kulaç atıyordu, öyle kelebekleme yüzüyordu ki  "Ezgi kızım sen milli yüzücü olursun" öz güveni ile başladım kursa. Aynaya baksam bu boy pos ile benden yüzücü olamayacağını, olsa olsa jokey olacağını anlardım ama hayallerime kim ket vurabilir ki ....

Haftanın üç günü servis ile Atatürk Yüzme Havuzuna gidiyoruz. Yılda 90'lar Tarkan "Kıl oldum abi" albümü ile ortalığı kasıp kavuruyor tabi beni de! Tarkan'ı gökte ararken yanı başımda buldum. Servis şoförü bildiğin Tarkan inanamıyorum. Anneannem bizi yalnız bırakmamak adına servise biniyor, yüzerken tribünden bizi seyrediyordu. Çıkışta incecik kesilmiş sucukları ile tüm servisi kokutan sandviçlerimizi alıp bizi bekliyordu. İlk günler huzur içindeydim.  Kolumda kolluğum, ağzınla su içinde nargile yap, ayak çırp mutlu mesut yüzüyoruz ! Bir kaç gün, benim hayranlıkla şoföre bakmam ve havuzda şaklabanlık yapmamla  geçti. Sonunda hangi akla hizmet bilmiyorum anneanneme servis şoförü bence Tarkan'a çok benziyor, çok beğeniyorum dedim. Demez olaydım dilim tutulsaydı söylemeseydim. Kadın yemedi içmedi servise biner binmez; torunum Ezgi sizi çok beğeniyor aynı Tarkan diyor dedi. Çocuk güldü. Bir bana baktı, ben kıpkırmızı içimden nasıl kızıyorum anneanneme tabi onlar bakışıp gülüşüyor. O sesler bana salak Ezgi olarak geri dönüyor. Evden o yüzme salonuna nasıl gittik anlamadım. Tam her şey bitti derken, hoca bugün kolluklar çıkıyor herkes suya dedi. Nasıl?  öylece havuza gireceğiz kolluksuz hayatta olmaz. Tüm çocuklar patır patır suya atıldı. Ben kıyın kıyın kaçıyorum. Hoca tuttu kolumdan hadi Ezgi dedi. Çevik bir hareketle kendimi  o ellerden kurtarıp kaçmaya başladım. Hocada arkamdan bütün havuzu tavaf ettik. Tabi anneannem tribünden bizi seyredip eğlenmiş. Hatta kurs sonunda yine yemedi içmedi tüm servisin içinde; Ezgi nasıl ağlayıp kaçtın, kadın seni yakalamak için baya uğraştı sonunda attı ama suya haaaaa .O kahkaha beynimde çınlıyor çınlıyor...Hoşlandığın çocuğun yanında rezil olduğuna mı yanarsın hala yüzme öğrenemediğine...

O gün yüzme kursundaki son günüm oldu. Bir daha gitmek istemedim. İki yıl sonra dayımın salak bir jaws taklidi ile Gümüldür'de korkudan altıma ede ede öğrendim. Ecel korkusu fena, o kadar safım ki dayım denizin dibinden "Jaws" geliyor diyor ben çığlık çığlığa yüzüyorum. Olimpiyatlarda yüzme hayallerine kadar uzanan kariyerim bir Jaws ve Tarkan ile son buldu. Yüzme sayfası kapandı.

Annem büyük bir kararlıkla beni sosyalleştirmek için çalışmalara devam etti. Halk oyunlarına yazıldım. Üsküp yöresinin bir oyunu. Müzik, figürler beni benden alıyor. Kendimi oraya ait hissetmiyorum. Herkes şevkle ahenk içinde dans ederken, ben en sonda sanki solo oynuyorum. Aradan iki hafta geçti. Hoca yanıma geldi aaa beni fark etti diye düşünürken adam gözlerimin içine baka baka, biz grubu kurduk istersen çıkabilirsin dedi. Nasıl bir rahatlamak, omuzlarımdan büyük bir yük kalktı. Sessiz sedasız  peki deyip alandan ayrıldım. Tabi içimden sevinç çığlıkları attım.

O gün anladım ki hayal dünyamda tüm sporları tüm oyunları gayet güzel oynuyorum hatta kendime ödüller plaketler bile veriyorum ne gerek var bedensel aktiviteye yaşasın zihinsel çalışmaaaa... 




5 Mart 2014 Çarşamba

ARE YOU COLA ?


"Büyünce ne olacaksın" sorusu ile karşılaşmayan Türk çocuğu yoktur. Daha çişini bile tutamazken annen baban senden makul bir cevap bekler. Hatta o anne baba devlet memuru ise o klişe işler sıralanır kız ise öğretmen, erkek ise mühendis. Tabi çocuk bu, aksiyon yüklü işler var hayalinde ! Misal bana bu soru yöneltildiğinde anne ve babamı dehşete düşüren bir cevap verdim. Hiç unutmuyorum ilkokul ikiye gidiyorum. Evimize haftada bir temizliğe gelen bir abla var. Okuldan geliyorum sürekli onu izliyorum. Elinde bir bez dilinde bir şarkı, güle oyna temizliyor her yeri hatta günün sonunda çay demleyip içiyoruz, sohbet ediyoruz bir de annemden para alıyor üstelik benim harçlığımın yüz katını kadarını. O an beynimde şimşekler çaktı ne kolay iş sil süpür günün sonunda gül eğlen para al benim işim bu olmalıydı. Akşam oldu sofrada annem ve babama gelecek ile ilgili kararımı açıklamaya hazırlanıyorum. İçimde nasıl bir heyecan, nasıl kendimden eminim, durdum elimdeki çatalı bıraktım. 
Anne ben temizlikçi olmaya karar verdim. İki saniyelik sessizlik annem güldü baya güldü hatta alem bu bizim çocuğumuz dedi ama babamın yüzündeki ciddi ifade beni  doğru bir karar verdiğim yönde sevindiriyordu ki ağzından dökülen "salak bu çocuk ya " lafı hayallerimi yıktı. O gece bir hüzün çöktü içime... Sabah yeni günün enerjisi ile bu kararımdan kimse beni döndüremez diyerek temizlikçilik kariyerime başladım.

Annem ve babam çalıştığı için sabah erkenden evden çıkıyorlar. Abimle öğlenci olmanın rahatlığı ile yayıla yayıla hazırlanıp anneanneye gidiyorduk. O sabah erken kalktım kendime göre evi topladım, toz aldım. Hızımı alamadım anneanneme vardığımda elime geçirdiğim  çalı süpürge ile halıyı süpürdüm bu hamarat halim ev halkında tam not alsa da karşılığını göremedim. Kimse bana para vermiyordu. Nerede yanlış yapıyorum diye düşündüm sonunda hakkımı istemeliyim diyerek anneannemden yaptığım işin karşılığını istedim güldü bir miktar para verdi. Tamam tamam para değil bozukluk ... Her şeye rağmen ilk işimden para kazanmak onur vericiydi. Zaman su gibi aktı benim içimdeki temizlik isteği ölmedi hatta yaş ilerledi iş büyüdü. Dayım ile yengem özel sektörün ağır koşulları altında çalışırken evin tozunu almak, süpürge yapmak benim görevimdi. Üstelik o döneme göre çok iyi para veriyorlardı. Hep temizlik olmayacak yan bir iş lazım bana dedim ütü işine girdim. Gömlek başına bir lira çok iyi para, zengin olurum köşeyi dönerim bu işten diye düşünürken ütüden nefret ettim. Her gün gömlek değiştiren erkeklere sinir oldum ve sürekli suyu biten buharlı ütüler gerçekten  gereksizdi... Ortaokul bitti temizlik kariyerim bitti.

Liseye gidiyordum üstelik mesleğimi seçtiğim bir liseye. "Anadolu İletişim Meslek Lisesi" nereden benim aklıma düştü bu okul nereden girdim bilinmez ama çok sevdim. Minicik bir okul, samimi ortam, üstelik lise son sınıfta iki gün okul üç gün staj işte okumak bu dedim. Stajdan para kazanınca bu işte çok para var Ezgi devam et dedim. Demez olaydım üniversite bitti. Şanslı birisi olarak hemen bir dergiye girdim ve para konusunda ilk kazığı orada yedim. Bir ay çalıştım haber yazdım, reklam aldım ay sonunda adam bir kuruş vermedi . İnşallah dergi batar sürünürsün dedim. Yıllar sonra adamın dergisinin kapandığı haberini aldım. Tabi korktum ettiğim bedduadan.

İzmir'de yeni bir kanal açılıyordu. Taaa İstanbullardan arkadaşım aradı git başvur dedi. Annem ile gezmeye çıktık elimde öz geçmiş hadi bir iş başvurusu yapayım dedim. Girdim karşıma çıkan ilk kişiye iş başvurusunda bulunmak istiyorum dememle kendimi müdürün yanında bulmam bir oldu. Sanki beni bekliyorlardı bir muhabbet başladı ki aşağıda beni bekleyen annem, merak içinde yukarı çıkıp kızım iş başvurusunda bulunacaktı 20 dakika olmadı gelmedi diyerek içeri girdi siz düşünün artık nasıl bir karizmam var ! Anında işi kaptım.

Ertesi gün kanala geldim ne yapacağım bilmiyorum derken beni her türlü işin içine attılar. Öğrendim mi öğrendim. Para yine yok denecek kadar az . İstabul'da olan arkadaşlar arıyor sürekli kızım saçmalama İzmir tırt bu iş orada olmaz kalk gel İstanbul'a . Geleyim madem para var Ezgi koşa koşa gelir. Nasıl bir şans arkadaş ben İstanbul'a gittim kriz başladı. Kanaltürk'te Tuncay Özkan vardı araya tanıdık girdi, kesin oraya girerim derken adamı işinden ettiler kanalını sattılar. O kanala başvur buna git yok kimse almıyor. Dizi seti en iyisi dediler ona da yine araya binlerce kişiyi sokarak girdim. Kavak Yelleri seyrederken iyiydi ama çekerken tam bir zulüm. İlk günden yönetmenin kadrajına karışınca bu ekip bana bi tavır aldı. Halbuki karışmak değildi amacım yanlışı düzeltmek neyse . Paşalar gibi döndüm İzmir'ime bir baktım benim eski çalıştığım Kanal beni çağırıyor. Yine başladık çalışmaya çalış çalış 6 yıl geçmiş. Sonra dönüp baktım ki 28 yıldır çalışıyorum bir nefes almanın çoktan vakti gelmiş.

Şimdi nefes alıyorum fakat ilk okul yıllarımdaki girişimcilik ruhumu arıyorum. Gözümü karartıp, parama kıyıp nasıl bir iş kursam acaba ? Sen kendi işinin patronu olmanın hayallerini kurarken bu kez eş dost teyzeler komşular meraklılar çıkar. Bilmem kimin kızı işten çıkmış diye kendi aralarında yapılan konuşmalar olay mahallinden sen geçerken kızım sen çalışmıyor muydun gibi biliyoruz ama senin ağzından duymak istiyoruz gibi sorulara dönüşüyor .

İşte o zamanlarda aklıma "Are you cola " geliyor. 





10 Ocak 2014 Cuma

Yaza çok var diye üzülme erken kalkan yol alır 2014 tatil planını şimdiden yap


Yaz tatili bitti. Sanki üzerinden bir asır geçmiş gibi uzak sıcak ve güneşli günler... Tatilde çekilen fotoğraflara bakıp bakıp iç geçirenlerin sayısı artıkça, bu nüfusa ben de katılınca ne duruyorsun bir tatil postu yap dedim.
Temmuz 2013'te  üniversite arkadaşlarım ile Rodos'a gittik. Üniversite hayatımız boyunca ev arkadaşımız Nihan ballandıra ballandıra Rodos'u anlatır kavruk teniyle bizleri kıskandırırdı. Neden her yaz Rodos dedik ve öğrendik ki Nihanımızın ailesi Rodoslu. Yıllar sonra bizde Buse eşi Alp Can ile birlikte bu tatil organizasyonuna ortak olduk ve Rodos'a gittik ve iyi ki de gitmişiz. Türkiye'de yapacağımız tatilden bile daha ucuza geldi.

Gidecek olanlara tavsiyeler köşesine geçersek
-Mutlaka otel rezervasyonunu önceden ve şehir içinde yaptırın. Bizim kaldığımız otel Galaxias hem temiz hem ucuz hemde merkezdeydi.

-Kalabalık gittiyseniz toplu taşımayı unutun taksiye merhaba deyin. Çünkü ücretler sabit.

-Her yeri görmeyelim gezmeyelim çabasını bir kenara bırakın ada hayatı herkes rahat takılıyor ayak uydurun.



-Otel sahipleri denizi ve kumsalı kendi malları gibi sahiplenmediği için otelin lokantasından yararlanıyor denize rahat rahat giriyorsunuz.

- Lindos çok uzak araç kiralayıp gitmek lazım ya da otobüsler ile gidebilirsiniz ama inanın değmez denizi diğer koylara göre daha kötü. Eşek görmek için belki gidilebilir.

-Gece hayatı çok renkli değil fakat arkadaş grubu ile giderseniz ve eğlencenin doruğuna ulaşırsanız barmenler mekana insan çektiğinizi düşünüp içki ikramında bulunuyor.






-Souvlaki meşhur fast-foodları bildiğimiz tavuk şiş lavaş arasında ve cacıki var içinde.


-Casino Rodos herkesin büyük bir hevesle gittiği ancak hayal kırıklığı yaratan bir kumarhane. Avrupa'daki diğer kumarhaneleri gördüyseniz çok küçük, girişte pasaport istiyorlar, kayıt yapıyorlar. 



Bizde zengin olma hayali girdik züğürt çıktık 



-İngilizce konuşacağım diye hırpalamayın kendinizi Türk olduğunuzu anladıkları an sizi bağırlarını basıyorlar yani kriz yaramış.

-Plajlarda bir şezlong aldığınızda şemsiye yanında hediye ve sadece 4 Euro bütün sahil boyunca  aynı fiş ile şezlong kiralayabilirsiniz. Ya da aşağıdaki fotoğrafta yer alanlar gibi havluyu ser gitsin :)


Kısaca Çeşme'ye gitmek yerine Yunan adalarını keşfedip kazıklanmadan rahat ve huzurlu bir tatil yapabilirsiniz. 




21 Mayıs 2013 Salı

Gördüm Yaptım Taktım


Merhaba  her ay bir post ile blog yazmaya azimle devam ediyorum :) Aslında her gün yeni bir şeyler üretmek, yapmak için masanın başına oturuyorum ama nedense o iş hep bölünüyor neyse söz veriyorum Haziran ayı itibariyle daha çalışkan bir blogger olacağım amen... 

Anthropologie'nin sayfasında gördüğüm kolye eserimin esin kaynağı.

Anthropologie | Home | Unique clothes, accessories and homeware

Ortadaki üçgen kısmı yaparak işe başladım ve bitirdim :)  Hedefim resimdeki gibi kenarlarına da üçgen koymaktı fakat inanın boncuk işlemesi çok zor. Tek parçada bitirdim ve ortaya bu çıktı.


Zincir fotoğraflarda görüldüğü gibi metal. Uyumlu olsun istedim ve sprey boya ile neon yeşile boyadım fakat tutmadı, boya attı. Zincirden boyayı tamamen temizleyip oje ile boyayacağım. 



Boncukları ise keçenin üzerine işledim.





17 Nisan 2013 Çarşamba

Battı Batik Kot Pantolona


Yıllar önce Ezgi isminde bir blogger vardı. Mart ayında post yazdı bir daha görülmedi. Ardından çeşitli söylentiler çıktı; ''Blog yazmayı bıraktı, evinin hanımı olmuş, Afrika'ya yerleşmiş'' gibi gibi...Kulağıma kadar gelen bu söylentilere açıklık getirmek için kayboluşumun üzerindeki sır perdesini kaldırıyorum ve neden uzun süredir ortalıkta görünmediğimi açıklıyorum: İş :) Gündem o kadar yoğun ki haberdeeeeen habere koşarken evde bir şey üretemez oldum. Uzun lafın kısası kendimi affettirmek için sizlere bir post hazırladım. Bakalım beğenecek misiniz ?

Eğer batik kot pantolonunuz yoksa sizi dövüyorlar. Hala sokak ortasında batik pantolonunuz olmadığı için ayıplanıyorsanız. Buyrun tarife ;
 
MALZEMELER
 
1 adet dolabın kuytu köşelerine atılmış yüzüne bakılmayan kot
1 adet dandik klorak ( kaliteli markalar renk açmıyor )
1 litre şehir şebekesi suyu
1 adet kova
yeteri miktarda paket lastiği
 
YAPILIŞI
 
Kovamıza 3 bardak klorak,  5 bardak su karışımını döküyoruz


 
 

Kotumuzu paket lastiği ile bağlamaya başlıyoruz.

  
 
İşte pantolonu yaparken aşamaları fotoğraflasaydım  daha iyi bir anlatım olabilirdi. Elimden geldiğince anlatmaya çalışıyorum . Kotu  istediğiniz yerlerinden tutup iyice bağlayın. Kot küçücük kalıncaya kadar tekrarlayın işlemi. Ve  kloraklı suya atın. Kotun rengi atıncaya kadar bırakın sonra  çıkarın lastikleri çözün. Balkonda açık havada kurumaya bırakın.
 
Şimdi sıra benim kotuma ne  yaptığımı görmekte :)
 
Gün ışığı altında bir çekim
 
 
 
 
 
Pantolonun ve batiğin gerçek tonları
 
 
 
 

 
 
 
 
Gördüğünüz gibi pantolonda çiçek deseni ortaya çıktı. Ben sonuçtan memnun kaldım :)











 



 

4 Mart 2013 Pazartesi

The Final Countdown ile birlikte sayıyoruz en iyi DIY siteleri


Şarkıcı, yazar, ressam .... Sanata dokunan her üretken kişinin ilhama ve farklılığa ihtiyacı vardır. Kimse yaptığını salt kendi özgünlüğüyle yaratmıyor.  Bu yüzyılda hangi üretken kişiye bakacak olursanız  bir elinin usta sanatçıyla diğer elinin kendi özgünlüğüyle boyandığını fark edeceksiniz. Bir şeyleri ortaya koymanın formülü  ilham+özgünlük

Eğer DIY projelerine sanat dersek, esinlenmek en doğal hakkımızdır.

Şimdi blog dünyasının (bana göre ) en iyi 10 sitesini açıklıyorum. Oscar jürisi titizliğinde seçtiğim diy sitelerinin geri sayımını  Europe the final countdown şarkısı eşliğinde yapıyoruz.



10. http://sweet-verbena.blogspot.com/  Amerikalı kızımız dikiş makinesi ile kah evine bir paspas dikiyor kah bluzlarını baştan yaratıyor.Anlatımı akıcı fotoğrafları açıklayıcı. 

9.  http://www.studs-and-pearls.com/ Diy kitabı yazan arkadaşımızın projeleri  ucuz ve kolay 

8. http://www.swellmayde.com/ Tarzı ve yaptıkları ile  trendy bir site 

7. http://howdidyoumakethis.com/  Site  90'lardan kalma projelere yer veriyor. Hani boncuklarla dantel örmeler  moda olmuş, güne giden teyzeler yünleri bir kenara bırakıp dantel ipliği ile boncuk ve zincir birleşimi yapmaya başlamıştı. İşte bu site o boncuk sevenlerin gönlünü fethedecek cinsten arada güzel şeyler çıkıyor  

6. http://www.trashtocouture.com/ İki kız kardeş gerçek bir geri dönüşüm canavarı. Masa örtülerinden elbiseler, eski kıyafetlerden etekler. Dikiş bilenler için harika

5. Listeyi yarıladık o zaman bakmaktan zevk aldığım ve aşina olduğumuz bir siteye gidelim http://psimadethis.com/

4. http://www.makeitandfakeit.com/ dekorasyon, diy bir çok konuya değinen arkadaşımız kategorize ettiği  çalışmaları ile kullanıcıya kolay erişim imkanı sağlıyor.

ve sıra geldi ilk 3'ü açıklamaya 

3. sırada beğenerek takip ettiğim her daim pozitif olan ve yaptıkları ile göz dolduran http://www.lovemaegan.com/

 2. sırayı yine çok sevdiğim yaptıklarını takdirle karşıladığım
 http://www.ispydiy.com/ alıyor.

Ve Oscar goes to....... trampet seslerini duyar gibiyim 

İlk sırayı çalışkanlığı , geciktirmeden girdiği postları ve ünlü markalardan esinlenerek  oluşturduğu projeleri için  

http://apairandasparediy.com/