22 Ağustos 2012 Çarşamba

Yeliz Cengiz


Daha ilkokula giderken öğretmeni onun içindeki tasarımcı ışığını görüp boynuna mezurayı astı. Okul temsilinde arkadaşları mühendis, doktor ya da öğretmen olurken o terzi oluverdi. O gün öğretmenine bu seçiminden dolayı kızsa da, Yeliz Cengiz'in yıllar sonra yapacağı mesleğinin ilk adımı o okul gösterisinde atıldı.

Ortaokulda okurken  yaz tatillerinde oyalanmak için yaptığı takılar ilk tasarımları oldu. Boş zamanlarını değerlendirmek adına yaptığı aksesuarlar Çeşme’de bir butikte satılınca Yeliz bu işin eğitimini almaya, sektöre güçlü bir isim olarak girmeye karar verdi.


Okulda dikiş dersleri başladı.Yeliz, beli büzgülü etek yapmayı öğrendi. İşte o gün arkadaşı ile birlikte kurduğu “Rokoko Design ” markası da nefes almaya başladı.
                          
Rokoko Design; özgünlük arayanların adresi haline geldi, etekler kapışıldı. Kazanılan ilk  para, iki arkadaşın boynuna kolye oldu.  
                         
4 yıllık akademik eğitim Yeliz’i her yönden tatmin etti. Tasarımlarını oluşturuyor, satıyor,  namı yavaş yavaş sektörde yayılıyordu. Bunun ilk göstergesi If Wedding Fashion Fuarı. Yeliz Cengiz’in sergilediği tasarımlar dünyaca ünlü modaevlerinden tam not aldı. Birçok firma onun ile çalışabilmek için teklifte bulundu. Ancak o İzmir'inden vazgeçmedi burada kaldı ve kendi markasını kurdu.

Danteller, tozlu renkler, yaşanmışlık hissi veren kıyafetler... "Yeliz Cengiz" markasını tutku ile hayata geçiren tasarımcı,  sanki kıyafet değil sizden bir parça yaratıyor.

                              
Herşeyin tekdüzeleştiği, fabrikasyon hale geldiği günümüzde farklı ve özel olmak
isteyenler için el emeği, göz nuru ile ürünlerini tasarlayan Yeliz Cengiz’in koleksiyonu için tık tık






7 Ağustos 2012 Salı

Moondesign / Sinem Ay

Memur bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişseniz eğer; yetiştirilme şartlarından ötürü girişimci faaliyetlere pek sıcak bakmaz, tıpkı aileniz gibi devlet kapısında bir iş bulmayı hedeflersiniz çoğu zaman. Belki azdır ama paranız garantidir, geleceğinizi planlayabilir, hergün “işimi kaybedecek miyim” korkusu yaşamazsınız. İşte bu yüzden; memur ailelerin çocukları için girişimcilik içte kalan bir ukdedir genelde.

Sinem Ay ise bu kısırdöngüyü bozanlardan. O ailesinin istediği gibi devlet memuru değil, tam bir girişimci oldu. Hem de daha 18’inde.

Her şey İstanbul’daki o lüks mağazanın vitrininde gördüğü terlikle başladı. Sinem terliği çok beğendi ancak üzerindeki etiket terliğe ulaşmakta büyük ve geçerli bir engeldi. Terlik alınmadı ama Sinem mesleğini o vitrine bakarken buldu.

Malzemeler alındı, eve gelindi ve 1 saat içinde mağazadaki terlik Sinem’i ayağındaydı. Kısa sürede ortaya çıkan tasarım, yakın çevreden büyük ilgi gördü. 


Elde kalan malzemelerle başka terlikler yapıldı, pazarın yolu tutuldu. Bostanlı pazarı Sinem’in ticarete atıldığı ilk yer oldu. Umduğundan daha iyi satış yapan Sinem, anında satış ve sıcak parayı sevdi. Pazar zamanla yetmemeye başladı, iş büyütülmeliydi. İzmir'de dükkân açıldı.

Sinem İstanbul'dan her hafta yeni tasarım terlikler gönderiyordu. Skala genişledi babet, şapka ve çantalar da mağazadaki yerlerini aldı.

                              

Ancak mağazayı İstanbul’dan idare etmek Sinem için zorlaşmaya başladı ve devreye bu kez sanal mağazalar gidi. Aralarında Markafoni, Trendyol, Vip Dükkân gibi ünlü alışveriş sitelerinin bulunduğu sanal mağazalarda tasarımlar görücüye çıktı


Bir günde alınan 1500 adetlik sipariş, doğru adımlar ile ilerlenildiğinin göstergesi oldu. Kaliteyi ve özgünlüğü ön planda tutan Sinem, cesaretiyle memur aileye yeni bir soluk getirdi. Girişimciliğe karşı çıkan anne ve baba kızlarıyla gurur duymaya başladı. Sinem Ay "Moondesign" ismiyle (as tasarım) farklı olmayı sevenlerin vazgeçemediği bir marka haline geldi.


Sinem’in hikayesini yerinde dinlemek, ondan güç almak ya da tasarladığı muhteşem ürünlerden almak için Çeşme Alaçatı Pazarı’na gitmeniz yeterli.